Mary Ellen Mark

“Sınırlı bir yaşamım olacağına, ölmeyi tercih ederdim. Yaşayabileceğim tecrübeleri yaşayamama hissiyatına kapılmak istemem. Bence tecrübe etmek demek, dünyanın dört bir yanından insanları tanımak ve onları fotoğraflayabilmek demek…”

Mary Ellen Mark 20 Mart 1940’da Philadelphia banliyölerinden Elkins Park’da doğar. Zaman zaman sinir krizleri geçiren sorunlu bir babası vardır, mutsuz bir çocukluğu olur. Henüz 9 yaşındayken sahip olduğu Kodak Box Brownie fotoğraf makinesi ile fotoğrafla tanışır.  

Mary Ellen Mark

Cheltenham Lisesi’nde öğrenim görürken sanata ilgi duyar. Resim yapmaya başlar, aynı zamanda popüler bir ponpon kızdır. 1958 -1962 yılları arasında Pennsylvania Üniversitesi’nde resim ve sanat tarihi eğitimi alır. Mezun olduktan sonra kısa bir süre Philadelphia’daki Şehir Planlama Bölümü’nde çalışır. 1964 yılında Annenberg İletişim Fakültesi’nde Foto muhabirliği alanında yüksek lisans derecesi elde eder. 

Bir röportajında o günleri şöyle anlatır: “Ödevim için kamerayı elime aldığım ilk anda, hayatımın geri kalanında yapmak istediğim tek şeyin bu olduğunu biliyordum. Dünyayı dolaşmanın ve tanıştığım insanların hikayelerini fotoğraflarla anlatmanın bir yolunu bulacaktım.”

1965 yılında Fulbright Bursu kazanması sonrasında bir yıl boyunca Türkiye’de kalır. Ardından İtalya, Yunanistan, Almanya gibi ülkeleri de fotoğraf çekmek için gezer. Bu deneyimleri 1974 yılında yayımlanan ilk kitabı Passport’ta yer alır. 

1966 sonrası New York çalışmaları…

Mary Ellen Mark en iyi çalışmalarını 1966’dan sonra taşındığı New York’da gerçekleştirir. Vietnam Savaşı karşıtı gösterileri, Kadın Kurtuluş Hareketi’ni ve travesti kültürünü fotoğraflar. 

Mary Ellen Mark

O’nun önceliği toplumsal normların dışındaki insanlardır. Başına buyruk fotoğrafçılığını şöyle açıklar: “Birçok kötü yönüne rağmen sürüden uzak kalmak çok daha ilgi çekici. Toplumun içinde yaşamak istediği hayatı kuramamış, dışlanmış, kenara itilmiş insanlarla aramda özel bir yakınlık hissediyorum. Akrabam gibi. Onların kabul görmelerini istiyorum.”

Çalışmalarını çok beğenen Look Dergisi editörü Patricia Carbine ile tanışırlar. Look dergisi için fotoğraflar çeker, Paris-Matcb, Ms, Esquire ve Life dergileri ile devamı gelir. 

Mary Ellen Mark’ın fotoğraf kariyeri bu kadarla sınırlı kalmaz, film setlerinde de devam eder. Arthur Penn’in Alice’in Restaurant’ı, Francis Ford Coppola’nın Apocalypse Now’ı, Mike Nichols’ un Catch 22 gibi filmleri prodüksüyon aşamasında çekilirken sahnelerini fotoğraflar. Look dergisi için Federico Fellini’nin Satyricon filminin set fotoğraflarını çeker. Öyle ki 100’den fazla film setini fotoğraflayan bir isim haline dönüşür.

Mary Ellen Mark

Mary Ellen Mark, “One Flew Over the Cuckoo’s Nest” filminin çekimlerinin yapıldığı Oregon Devlet Zihinsel Hastalıkları Enstitüsü’nden çalışma izni alır. İki ay boyunca hastalarla arkadaşlık kurarak, fotoğraflarını çeker. Bu fotoğraflar 1979’da Word 81 adlı kitabında yer alır. 

1980 yılında Londra’daki Pinewood Film Stüdyoları’nda Martin Bell ile tanışırlar. Mary, Milos Forman’ın yaklaşmakta olan filmi Ragtime için çalışırken, Martin’de James Cagney’i anlatan belgeselin görüntü yönetmenidir.  Martin Bell o anı şöyle anlatır: “Kıvırcık siyah saçları dalgalanan güzel kadın yürüdü ve gülümsedi. Başkasına gülümsediğini düşündüm ve sonra bana gülümsediğini fark ettim. “Jimm Cagney ile bu konuda çalışıyorsun değil mi?” diye sordu. Ben sadece o harika görüntüsüne takılıp kaldım. Ve devam etti: “Şimdi şu köşeyi dönersen, olağanüstü şeylere sahip olabilirsin.” İlişkimizin hikayesi buydu.”  Birbirlerine o anda aşık olurlar ve 2015’de Mary’in ölümüne kadar hiç ayrılmazlar. 

Daha sonraları birlikte Bali’ye, Hindistan’a ve Meksika’ya giderler. Eşi, film yapımcısı Martin Bell’in çalışmalarına katkısı yadsınamaz. Film setlerinde birlikte çalışırlar. 1984’de senarist Peter Silverman ile birlikte senaryosunu yazdıkları American Heart filminin yönetmeni Martin Bell, yapımcısı Mary Ellen Mark’tır. 

Bombay (Mumbai) Genelevleri çalışması…

Tüm dünyada adını duyurmasına sebep olan işi; Hindistan Bombay’daki (Mumbai) genelevler çalışmasıdır. Burada fahişelik yaparak geçimini sağlayan kızların fotoğraflarını çeker. Bu deneyimini kendisi şöyle anlatır: “Güven inşa etme açısından, şimdiye kadar yaptığım en zorlu görevdi. İlk birkaç denememde boynumda kamera ile yürürken kızlar üzerime çöp attılar, bazıları hakaret etti, bağıranlar oldu.” 1981 yılında yayımlanan Falkland Road adlı kitabını bu belgesel fotoğrafları oluşturur. Hindistan’da kaldığı dönemde Rahibe Teresa ve Hint sirklerini de fotoğraflar.

Mary Ellen Mark

Mary Ellen Mark 1977 – 1981 yılları arasında Magnum Ajans için fotoğraflar ürettikten sonra Archive Pictures’a katılır. 1988’de ise kendi ajansını kurar.  

1983 yılı Nisan ayında Life Dergisi için evden kaçıp sokaklarda yaşayan çocuklar hakkında bir belgesel hazırlamak için Seattle’a gider. Mark burada lakabı Tiny, gerçek adı Erin Blackwell olan 14 yaşındaki bir kızla tanışır. Kızdan çok etkilenir. Eşini arayıp, ondan bahseder. Tiny ilk akşam ondan kaçar, Mary’nin polis olduğunu zanneder. Mary vazgeçmez. Bu belgeseli çekecektir. Yaşadığı yeri bulur. Eşi Martin Bell ile birlikte bölgeye geri gelirler. Tiny’i ikna eder. Ortaya, Streetwise adlı uzun metraj belgeselin yanı sıra aynı isimle 1988’de yayımlanan bir de kitap çıkar. Kitabın kapak görseli Tiny Cadılar Bayramı Kostümünün İçinde adlı fotoğraftır. 

Mary Ellen Mark

Otuz yıl boyunca Tiny’i düzenli olarak fotoğraflayıp, filme çekerler. 2015 yılında Tiny: Streetwise Revisited adlı kitabı yayımlanır. Mary Ellen Mark, daha önceki Streetwise kitabında yer alan en güçlü karelerin de yer aldığı bu çalışmasını tamamladıktan sonra hayata veda eder. Martin Bell eşinin ölümünden sonra daha önce görülmemiş görüntüleri de ekleyerek kırk yıllık çalışmayı kapsayan “Tiny: The Life Of Erin Blackwell” belgesel filmini hazırlar. Bu filmi aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

http://www.tinythefilm.com/

Mary ve Martin küçük yaşlarda tanıştıkları Tiny’i New York’a getirip, eğitim aldırmak da isterler fakat Tiny ne onlarla yaşamayı ne de okula gitmeyi kabul etmez. Bu sebeple sadece onun hayatına izleyici olarak katılıp, belgelerler. Mary, Exposure adlı kitabında Tiny(Erin)’nin yaşadığı sorunlarını anlatır. 

Çalışmalarını takip eder…

1987 yılında Los Angeles’ta arabalarında yaşayan evsiz bir ailenin fotoğraflarını çeker. Beş yıl sonra yeniden fotoğraflarını çekmek için gittiğinde kırsal kesimde, yasadışı bir şekilde gecekonduda yaşamlarına devam ettiklerini görür. Mary Ellen Mark fotoğrafını çektiği insanların ya da konuların peşini bırakmaz, yıllar sonra hikâyenin ulaştığı sonucu da belgeler. 

Mary Ellen Mark

Çalışmalarının başarısının ardında yatan sır, toplumun kıyısına itilmiş insanlara acıma duygusu ile yaklaşmayıp onlarla duygudaşlık kurabilmesinde yatar. Mark onların yaşam tarzlarını yargılamaz. Onların gündelik hayatlarının gerçekliğini yansıtmanın yollarını arar. Rastlantısal, kaçamak kareler çekmektense, insanlarla doğrudan ilişki içine girerek, onlarla yakınlaşarak fotoğraflarını çekmeyi sever. Leica kamera kullanır.

90’lı yıllarda Rolling Stone, Vanity Fair ve New York Times Dergilerine çektiği fotoğraflar ile ünlü portre fotoğrafçısı Annie Leibovitz’e rakip gösterilir. Eroin bağımlılarından, ünlülere, sokak çocuklarından, dünya liderlerine kadar yüzlerce insanın portrelerini çeker. 

2001 yılında, Uluslarararası Fotoğrafçılık Merkezi tarafından Cornel Capa Ödülü verilir. Yine 2001’de “America” isimli sergi ve kitap projesi ile, Erna ve Victor Hasselblad Vakfı ile Walter Anneberg Vakfı tarafından Gazetecilik Alanında Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görülür.

Mary Ellen Mark

2003 yılında ikizlerle portre çekimleri yapar ve kitaplaştırır. “İkizlerin portrelerini çekmek kadar röportaj yapma sürecini daha ilginç buldum. İnsanlar hem harika hem de acı verici şeyleri itiraf ettiler. Çılgın anlar, utanç verici anlar ve kavgalar.” 

Mary Ellen Marc 2005 yılında bir röportajında kendisini tanımlar: “Ben takıntılı-kompulsifim. Her projemde başarısız olacağım endişesi yaşıyorum. Projemin iyi gitmesi ve başarılı olması benim için çok önemli. Güzel sonuçlanması harika bir duygu.”

Eşi ile birlikte 2006’dan 2009’a kadar bütün Amerika’yı dolaşarak (New York, Charlottesville, Virginia, Houston ve Los Angeles’a kadar) 13 okulda Lise Mezuniyet Balosu’na giden gençlerin hayalleri ve geleceğe dair beklentilerini anlattıkları röportajlardan oluşan bir belgesel yaparlar. 2010’da Balo filmi tamamlanır. 

2012 yılında Bursa Fotofest’in davetlisi olarak Türkiye’ye de gelir. 

Mary Ellen Mark

Kendisini sokak fotoğrafçısı olarak tanımlasa da dünyanın en önemli belgesel fotoğrafçılarından kabul edilen Mary Ellen Mark 25 Mayıs 2015’de, 75 yaşında New York’ta kemik iliği yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeder. 

Mary Ellen Mark’ın son işi “Picture This: New Orleans” idi. Katrina Kasırgası’ndan on yıl sonra kent sakinlerinin hayatını belgelemişti. Belgeselin gösterimi ölümünden sadece birkaç ay sonra, 2015 yılının Ağustos ayında yapılır. 

Mary Ellen Marc yaşamı boyunca 18 kitap yayımlar:

Pasaport (Pasaport), Ward 81 (Koğuş 81), Falkland Road (Falkland Yolu), The Photo Essay: Photographers at work (Fotoğraf Denemeleri: Fotoğrafçılar Çalışmada), Streetwise (Sokak), Marry Ellen Mark:25 Years (25 Yıl), Indian Circus (Hint Sirki), Portraits (Portreler), A Cry For Help (Yardım Çığlığı), Marry Ellen Mark: American Odyssey (Amerikan Destanı), Mary Ellen Mark 55, Photo Poche: Ellen Mark ,Exposure (Patlama), Extraordinary Child (Olağandışı Çocuk) ve Behind The Scene (Perde Arkası)

Daha fazla bilgi ve fotoğraflarını görmek isteyenler için linkler:

http://www.howardgreenberg.com/exhibitions/attitude-portraits-by-mary-ellen-mark-1964-2015

https://www.artsy.net/artist/mary-ellen-mark

http://proof.nationalgeographic.com/2015/05/29/the-fearless-gaze-of-mary-ellen-mark-a-friend-remembered/

Mary Ellen Mark

Diğer fotoğraf ustalarının hayat hikayelerini buradan okuyabilirsiniz…