Hatice Ataç – Portfolyo

Hatice ATAÇ

1968 Ankara doğumlu. Psikolog. Fotoğrafa 2014 yılında MFD’ de temel eğitim alarak başladı. Tamamen bir hobi olarak başladığı fotoğraf ile ilgili çabasında, belgesel yöntem üzerinden atölye, eğitim çalışmalarına katılmaya, okumaya, anlamaya özel çaba sarf ediyor. TFSF-MGH projesinde “Muamma” isimli çalışması ile yer aldı. 

“Hikâye anlatmaya çabalama” tanımlamasını seviyor. Fotoğrafı, kendisini ifade etmede ama aynı zamanda dışarıyı anlama ve anlamlandırmada önemli bir yol olduğunu düşünüyor.

BOZKIRIN APAKAYLARI- (Bozkırın Kadınları)

Beş yıl kadar önce İstanbul’da yaşayan arkadaşım telefonla arayarak, “Kırım’a gittim, dedelerimizin izini ve kayıtlarını buldum, yaşadıkları köyü, bahçeyi gördüm. Orada kendi halkımızdan insanlarla tanıştım” diye uzun uzun anlattı. Sonrasında bende okumaya, çevremdeki büyüklerime sorular sorup, dinlemeye, araştırmaya her şeyden önce ise daha dikkatli bakmaya başladım. E-devlet uygulaması ile sunulan soyağacıma baktığımda Ankara- Rumeli-Silistre-Kırım’a kadar devam eden kayıtlara ulaştım.

Halkların kaderleri birbirine benziyor galiba. Kırım tatarları, tarihine baktığınızda göçlerle içiçe bir tarihle karşılaşıyorsunuz. Her önemli tarihi olay Kırım Tatarlarının, sonunda Kırım’da hiç tatar kalmayacak ölçüde göç etmelerine sebep olmuş. 1770’lerden itibaren Kırım’dan Osmanlı topraklarına doğru dalgalar halinde başlayan Kırım Tatar göçü 1920’lere kadar tek bir yıl bile durmadan devam etmiş, hatta bazı kesintiler olsa da günümüze kadar devam etmiş. 1944 yılında Stalin tarafından çıkan toplu sürgün emri, kırım tatarlarının tüm yerleşim yerlerine uygulanmış ve topyekûn Sibirya içlerine sürülmeleri ile sonuçlanmış. Sürgünle ilgili resmi net kayıtlar olmamakla beraber açlık, susuzluk ve hastalık sonucu büyük sayıda ölümler, vagonlara doldurularak yaşadığı yerleri üzerine acı dolu hikayeler anlatılıyor. Bu göçler bazı yıllarda çok büyük dalgalar halini almış ve göç yolları ise doğrudan deniz yoluyla Türkiye’ye olabileceği gibi günümüzde Romanya ve Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye uzanmış. Kimi tatarlar bu göç yollarında yerleşir iken, kimi Türkiye’de İstanbul, Bursa, Eskişehir ve Ankara hattı ve civarına özellikle oluşturdukları köylerine yerleşmiş. Günümüzde hızla terkedilse de kırım tatarlarının köy ve toprakla bağları çok kuvvetli. Kırım ‘da olduğu gibi “çöl” diye seslendikleri bozkırda yaşıyorlar.  

Bu çalışma çevremde ki bireysel hikayelerden, diğer bir deyişle kendimden yola çıkarak, kırım tatarlarının geçmişine dair izler sürmeye çabalamak, ait olduğum geçmişimle tanışma çabası olarak tanımlanabilir. Bu hattı baz alarak ki ailem, akrabalarım, köylülerimin hatıralar, gelenekler, dilimiz, ritüelleri ile ilgili kayıtlar alarak ve belgelemelerle hikayemi ailemdeki kadınlar (annem, ninelerim) üzerinden anlatmak istiyorum. Hikayemi köyümden başlayarak Kırım’a doğru ve bugünden geçmişe doğru, yaşanan acı ve kayıpları, yarım kalan anlatımlar, hatıralar ve arşivlerle karşılaştırmalar üzerinden göstermek istiyorum. 

Ana hatlarıyla aktarmaya çalıştığım tarih, benim, nine ve dedelerimin tarihi. Aktarımlar için canlı son kuşak günümüzde yaklaşık 70 yaş civarında. Hızla silinen, bağları kopan ve aktarımı zayıflayan bir kültürel yapıdan, bir halkın yaşantısından bahsedilebilir. (Devam eden bir çalışma)

Fotoğrafların orijinalini görmek için üzerine tıklayın

Tüm portfolyoları görmek için buraya tıklayın...

Youtube kanalımıza abone olmak ve videoları izlemek için tıklayın…