“Hiçbir şey sonsuza dek sürmez. Başkaları için alan açmak lazım, bu bir çark. Bindiğinde sonuna kadar gitmek zorundasın. Ve sonra bir başkası sonuna kadar gitmek için aynı imkânı bulur ve bu böyle devam eder. Ve birileri, onların da yerini alır”.
Vivian Maier’ın bir bant kaydındaki kendi sözleri…
Fotoğraflarına hayranlıkla baktığımız bu muhteşem kadını tanımamıza sebep olan John Maloof’a minnettarız. Eylül 2013 yılında gösterime giren Finding Vivian Maier belgeseli ile tüm dünyayı Vivian Maier ile tanıştırdı.
John Maloof, Chicago’da yaşayan amatör bir tarihçi. Yaşadığı yerdeki parkın tarihi ile ilgili kitap yazmaya karar verir. Kitabı için dokümanlar toplamaya başlar. Evinin karşısında eski eşyaların satıldığı bir müzayede vardır. Oraya gider. Kutular dolusu fotoğrafa ve negatife rastlayınca işine yarayacağını düşünüp, 400 $ karşılığında satın alır.
Bir sır ortaya çıkıyor…
Amerika’da kiralayabileceğiniz depolara eşyalarınızı emanet edebilirsiniz. Ama kirası ödenmeyip, süresi geçince bu eşyalar satılığa çıkartılır. İşte bu kutu da onlardan biridir. John Maloof, içinde 30 binden fazla negatif bulunan kutudaki filmleri incelemeye başlar. İşine yarar bir şey bulamaz. Bir yıl sonra yeniden bakmaya karar verir. İnternette Vivian Maier adına baktığında ölüm ilanı ile karşılaşır:
“Fransa’dan gelmiş olmakla gurur duyan ve son 50 yıldır Chicago’da ikamet eden Vivian Maier, pazartesi günü huzur içinde vefat etti. John, Lane ve Matthew’in ikinci anneleri. Onu tanıyan herkesin hayatına sihirli bir şekilde dokunan bir özgür ve tanıdık ruh. Her zaman tavsiye, fikir veya yardımını sunmaya hazır. Yokluğu şiddetle hissedilecek, ancak aynı zamanda uzun ve harika hayatı hepimizce kutlanacak ve her zaman hatırlayacağımız gerçekten özel bir kişi.”
John, Vivian Maier’ın peşine düşer. Tüm eşyalarına, onu tanıyan, dadı olarak çalıştığı ailelere ulaşır. Taradığı bazı fotoğraflarını önemli müze ve sanat galerilerine gönderir. Hiçbiri ilgilenmez. Ama John kararlıdır, pes etmez. Düzene sokup seçtiği bazı fotoğrafları flickr.com’da ve Vivian Maier adına açtığı blogda yayınlar. İnsanların tepkileri inanılmazdır. Tavsiyeler üzerine bir sanat galerisi ile görüşür.
İlk sergisini Avrupa’da ikincisini Chicago’da açar. O kadar çok ilgi görür ki ardından 2011 yılında “Vivian Maier: Sokak Fotoğrafçısı” kitabı ve 2013 yılında bu keşif sürecini anlatan “Finding Vivian Maier” belgesel filmi yayınlanır. Dünya Premieri’ni Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapar.
Ardında cevapsız birçok soruyu bırakan bu gizemli kadının hayatına gelince…
01 Şubat 1926’da Fransız anne ve Avusturyalı bir babanın çocuğu olarak New York’ta doğar. Çok küçük yaşta babasız kalır. Annesi ile birlikte, akrabalarının yaşadığı Fransa’da ve New York’un farklı yerlerinde otururlar. Fotoğrafla tanışmasına sebep olan kişinin annesinin arkadaşı Fransız fotoğrafçı Jeanne Bertrand olduğu tahmin ediliyor. Nüfus kayıtlarına göre 4 yaşında iken annesi ile New York’ta onun evindedir. Fakat ne kadar süre birlikte yaşadıkları, sonradan görüşüp görüşmedikleri bilinmiyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Fransa’da küçük bir köy olan Saint Julien’de bulunan Vivian Maier, annesini kaybettikten sonra 1951 yılında Amerika’ya geri döner. Zor koşullarda, az kazançlı farklı işlerde çalışır. En son bir tekstil atölyesinden ayrılır. Kapalı ortamda bu şekilde çalışmak ona göre değildir. Hem barınacak bir yer bulmak hem de dışarıda olmak ister. Eğitimi yeterli olmadığı için kendine en uygun işi sonunda bulur. Dadılık. Bu şekilde rahatlıkla fotoğraf çekebilecektir.
1956 yılında 30 yaşındayken Chicago’nun kuzey kıyısında kenar mahallerinden birinde dadı olarak işe başlar ve 40 yıl boyunca başka bir iş yapmaz. İşe başlarken ilk şartı odasına kesinlikle girilmemesi ve kapısında kilit olmasıdır. Banyosunu karanlık odaya çevirir. Her şeyi biriktirir, kıyafetleri, ayakkabıları, negatifleri, kameraları, gazeteleri, yaptığı bant kayıtlarını. Kaldığı evlerde bu durum rahatsızlık yaratır. Gazete yığınlarından odasına girilemez…
1956’dan 1972 yılına kadar Avron ve Nancy Gensburg çiftinin John, Lane ve Matthew adlı çocuklarına dadılık yapar. Vivian Maier hakkında birçok bilgiye ulaşmamızı sağlayan Lane Gensburg bugün orta yaşı geçkin bir avukattır.
Sıradışı bir dadı…
Vivian Maier sıradışı bir dadıdır. Bir gün ölü bir yılan bulup eve getirir. Başka bir gün de sütçüyü ikna ederek, çocukları süt dağıtım arabasıyla okula götürür. Boynundaki fotoğraf makinesini asla bırakmaz. Hatta bir keresinde dadılık yaptığı çocuklardan biri bisikletle karşıya geçerken, araba çarpar o fotoğraf çekmeye devam eder. Çocuk yerde yatmaktadır, annesi gelir öfkelenir, o hala fotoğraf çekmektedir.
Seyahat etmeyi sever. 1959-60 yıllarında Los Angeles, Manila, Bangkok, Pekin, Mısır, İtalya, Fransa ve New York’ta sonlanan 6 aylık bir dünya seyahati yapar.
1972 yılında Gensburg ailesinin çocukları büyüdüğü için ayrılmak zorunda kalır. Ama aile ile bağını hiçbir zaman kopartmaz.
Başka ailelerde dadılık yapmaya devam eder. Hiçbir eşyasını atmaz ve her gittiği eve bu eşyalarını da koliler içinde taşır. 1987 yılında Chicago Üniversitesi’nde Matematik profesörü olan Zalman Usiskin ve ders kitapları editörü eşi Karen’le çocuklarına dadılık için iş görüşmesi yaparken onlara şöyle der; “Şunu belirtmem lazım ki, hayatımla birlikte gelirim ve hayatım kutular içindedir”. Usiskinler kabul ederler. Ama Vivian’ın 200 koliyle geleceğini tahmin etmezler.
Vivian Maier, fötr şapkalı, üzerindeki bol erkek ceketleri, erkek gömlekleri, asker botları ve Rolleiflex marka kamerasıyla kocaman asker adımlarıyla, kollarını kaldırarak yürüyen uzun boylu iri yapılı bir kadındır. Kendinden hiç bahsetmez, gerçek adını gizler. Kendine has Fransızca zannedilen bir aksanı vardır. Bununla gurur duyar, Fransa’dan geldiğini her fırsatta dile getirir. Gerçek adı olmadığını anlayan dil kursu hocasına “ben bir ajanım” diye cevap verir.
Gündemi, sanatı, siyaseti takip eder. Özellikle çocuk ve kadın cinayetlerinin haberlerinin yer aldığı 3. sayfa gazete haberlerini kesip, biriktirir. Birkaç haberin izini sürmüş, olay yerine gidip fotoğraflarını çekmiştir. Markette, sokakta çevresindeki insanlara sorular sorar ve bunları videoya kayıt eder. Bir kez politik bir soru yönelttiği kadının cevap vermemesi üzerine; “bir fikrin olmalı” der, “kadınların söyleyecek bir fikri olmalı diye umut ediyorum.”
Hiç evlenmemiştir Maier, bilinen bir sevgilisi de yoktur. Çocukluğunda bakıcılığını yaptığı kadınlardan biri; sürekli erkeklere karşı dikkatli olmamız gerektiğini, onların sadece seksi düşündüklerini, bir diğeri; “kimsenin kucağına oturmayın” diye söylediğini anlatır. Yanlarında kaldığı tüm aileler, O’nun herkesten sır gibi sakladığı geçmişinde taciz ya da tecavüz benzeri kötü bir olay yaşamış olabileceğini düşünürler.
Son günleri ve asıl hikayenin ortaya çıkması…
Vivian Maier, Rolleiflex marka kamerasından sonraki yıllarda, bir Leica IIIc ve çeşitli Alman SLR fotoğraf makineleri kullanır, çoğunlukla Kodak Ektachorome 35 mm film üzerine çekimler yapar. 1980’li yıllarda renkli fotoğrafa geçer. 1950’ler, 60’lar, 70’ler, 80’ler, 90’lar inanılmaz bir arşiv…
Yaşlanan ve iyice fakirleşen Vivian Maier, her gün aynı banka oturur, çöplerden bulduğu yiyeceklerle karnını doyurur. 2008 yılı Noel’inde Chicago’da buzlanmadan dolayı ayağı kayıp düşer, başını çarpar. Hastaneye kaldırılır. İyileştikten sonra Gensburg ailesinin yerleştirdiği Old Park’taki bakım evinde yaşamını sürdürmeye devam eder. 20 Nisan 2009’da orada ölür.
Ve bildiğimiz asıl hikâye burada başlar.
Daha fazla bilgi ve tüm fotoğraflarını görmek isteyenler web sitesini ziyaret edebilir…
Finding Vivian Maier filminin fragmanı izlemek isteyenler buraya tıklayabilirler…
Vivian Maier’in 8 mm kamera il çektiği bir filmi buradan izleyebilirsiniz…
Vivian Maier’in bir başka 8 mm videosunu da buradan izleyebilirsiniz…
Diğer fotoğraf ustalarının hayat hikayelerini buradan okuyabilirsiniz…